Yüksek lisansta ALES puanı kaç olmalı ?

Efe

New member
Yüksek Lisans İçin ALES Puanı: Bir Başlangıç Hikâyesi

[begin] Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle, belki de hepimizin hayatında bir dönüm noktası olabilecek bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Geçenlerde, bir arkadaşımla uzun uzun ALES hakkında konuşuyorduk. O anda fark ettim ki, bu sınav sadece bir puan değil, aslında bizleri bir yerlere taşımak için atmamız gereken cesur bir adım. Herkesin farklı bir hikâyesi var, farklı bir yolculuğu var. Ancak bir şey kesin: Hepimizin bu sınavı geçmek için tek bir hedefi var: Yüksek lisans yapmak.

Hadi gelin, bu yolculuğa bir hikâye üzerinden bakalım. Belki de hepimizin içinde bir parça var. Belki de sadece adımlarımızı biraz daha sağlam atmak gerekiyor.

Hikâyenin Başlangıcı: Bir Karar Anı

Evet, hikâye işte böyle başladı: Burak ve Elif, ALES'e girmeye karar veren iki yakın arkadaştı. Her ikisi de üniversiteyi yeni bitirmiş, birer yüksek lisans öğrencisi olma hayalleriyle yanıp tutuşuyorlardı. Ancak bir fark vardı. Burak’ın çözüm odaklı ve stratejik bir yaklaşımı vardı. Elif ise her şeyden önce insanların duygusal dünyasına önem veren, empatik bir yapıya sahipti. Burak, ALES’i bir hedefe giden yol olarak görüyordu, Elif ise bu yolda insan ilişkilerini de unutmamaya çalışıyordu.

Burak, ALES’in zorluklarını doğrudan görebiliyordu. “Puanımı yüksek tutmalıyım,” diyordu. “Eğer 80’in üstü bir puan almazsam, bir yerlere başvurmak zaten hayal olur.” Onun için ALES, sadece bir rakam, bir başarı göstergesi olmaktan öteye gitmiyordu. Strateji, doğru yöntemler, disiplinli bir çalışma… O, hep bu yolu seçiyordu.

Elif ise ALES’e yaklaşırken daha farklı düşünüyordu. Onun için bu sınav, sadece bir bilgi testi değil, aynı zamanda insanın kendi içsel dünyasına yaptığı bir yolculuktu. "Bu sınavda başarısız olursam ne olur?" diye düşünüyordu. "Kendi değerimi ve yeteneklerimi sadece bir sınavla mı ölçmeliyim?" Burak’ın aksine, Elif duygusal olarak biraz daha zorlanıyordu. Ancak bir şey kesindi; o da bu sınavı geçmek için hepimizin bir arayışta olduğuydı: bir yolculuk.

Burak’ın Stratejik Yolculuğu: Hedefe Giden Savaşçı

Burak, her gün belirlediği bir planla çalışıyordu. Sabahlara kadar çalışıyor, konu konu geçiyor, eksik olduğu yerlerde saatlerce tekrar yapıyordu. Ancak bir yandan da zorlanıyordu. İnsanlar ona, “Yüksek lisans için ALES’in 80’den fazla olması gerekir” diyorlardı, çünkü Burak da hedefini buna göre belirlemişti.

Ailesi ona sürekli olarak: “Sen çok çalışıyorsun, ama yeteneğine güven!” diyorlardı. Oysa Burak, yetenekten çok çalışmanın daha önemli olduğunu düşünüyordu. ALES’te 80 puanın üstü onun için bir başarıydı. Bu kadar çok çaba sarf etmek, başarılı olmak için doğru stratejiyi bulmuş olmak anlamına geliyordu.

Ama işin ilginç tarafı, Burak bazen sabırla biraz daha zaman ayırmak yerine çözüm odaklılığını kaybedip moralini bozabiliyordu. En yüksek puanları alma isteği bazen onu fazlasıyla zorlayabiliyordu.

Elif’in Yolu: Duygusal Bir Yolculuk

Elif, tıpkı Burak gibi sabırlıydı ama duygusal dünyasına bu süreçte de yer açmaya devam ediyordu. Çalışma sırasında zaman zaman kendisini başka şeyler düşünürken buluyordu. İnsanların birbirine yardım etmesi gerektiğine, birlikte güçlü olmanın yolunun ortak duygularla mümkün olduğuna inanıyordu.

“Sonuçta ben bu sınavı geçsem de geçmesem de, insanlarla bağlantımı kaybetmemeliyim,” diyordu kendi kendine. Ancak Elif de Burak gibi ALES’in önemini biliyor, ancak buna olan yaklaşımında daha fazla denge arıyordu. Sadece bir sınav, bir puan değil; onun için önemli olan içsel bir tatmin, duygusal bir dengeydi.

O, aslında ALES’i sadece bir araç olarak görüyordu; hayallerine ulaşmak için bir adım. Ama Elif’in yaptığı şey sadece bir sınav hazırlığı değildi, aynı zamanda sürekli olarak kendini ve etrafındaki insanları anlamaya yönelik bir yolculuktu.

Gerçekten ALES’ten Kaç Puana İhtiyacımız Var?

Burak’ın ve Elif’in hikâyelerini bir araya getirdiğimizde, aslında çok basit bir soruyu sormamız gerektiğini görüyoruz: Yüksek lisans için gerçekten kaç puana ihtiyacımız var? 80 mi, 90 mı, yoksa 70 yeter mi?

Bu tamamen neye göre değerlendirdiğimize bağlı. Eğer Burak gibi tamamen stratejik bir yaklaşım içindeyseniz, hedefiniz yüksek puan olabilir. Ama Elif gibi, duygusal bir dengeyi de göz önünde bulundurmak istiyorsanız, belki ALES’teki başarıyı sadece bir “araç” olarak görmek, sizi daha rahatlatabilir.

Hikâyenin özüne gelirsek, ALES sadece bir sınav değil, bizlerin içsel yolculuklarında karşılaştığımız bir engel, ama aynı zamanda bir fırsat. Hem Burak’ın stratejik yaklaşımını, hem de Elif’in duygusal derinliğini içselleştirerek, sınavın sadece puanla ilgili olmadığını ve en önemli şeyin, kendimize nasıl yaklaşmamız gerektiğini fark ediyoruz.

Sonuçta Ne Olacak?

Hikâye burada bitmiyor. Burak, sonunda istediği ALES puanını aldı ve başvurularını yapmaya başladı. Elif, kendisini biraz daha az zorlayarak, fakat başarılı bir şekilde istediği üniversiteye kabul edildi. Her iki arkadaş da kendi yolculuklarında başarıyı farklı şekillerde bulmuşlardı. Biri çok çalışarak, diğeri ise duygusal dengeyi koruyarak.

Peki ya siz? Hangi yoldan gidiyorsunuz? Başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz? Yorumlarınızı merak ediyorum. Kendi hikâyenizi paylaşın ve birlikte bu yolculuğa çıkalım.

Sizin hikâyenizi duymayı dört gözle bekliyorum!