Yardım sever insana ne denir ?

Cansu

New member
Yardımsever İnsana Ne Denir? Bir Hikâyenin Kalbinden Gelen Soru

Merhaba forumdaşlar,

Bu akşam sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Belki birçoğunuzun içinde yankı bulacak, belki de kendi hayatınızdan bir iz bulacaksınız. Çünkü bu hikâye sadece “yardımsever bir insan”ı anlatmıyor; aynı zamanda insan olmanın, kalpten vermenin, sessizce el uzatmanın anlamını sorguluyor.

Bir Kasabanın Sıcak Kalbi: Mehmet

Anadolu’nun küçük bir kasabasında yaşardı Mehmet. Otuzlu yaşlarının ortalarındaydı. Esnaflık yapardı; sabahları dükkanını açmadan önce yaşlıların evlerine uğrar, onların ihtiyaçlarını sorardı. Kimi zaman tüpgaz taşır, kimi zaman fırından ekmek getirirdi. Ne bir karşılık beklerdi ne de övülmeyi severdi. “Birinin işi görülünce benim içim rahat ediyor,” derdi sadece.

Mehmet’in yardımseverliği, stratejik bir akılla örülmüştü aslında. Kimseyi mahcup etmemek için kime ne kadar, ne şekilde yardım edeceğini iyi hesap ederdi. Mesela yoksul bir aileye para vermez, ama ertesi gün “fazla ekmek kaldı” diyerek sıcak somunlar bırakırdı kapılarına. Kadınlar arasında onun adı “gönlü bol Mehmet” diye geçerdi, ama o bundan hiç haberdar olmazdı.

Bir gün kasabaya yeni biri taşındı: Elif. Şehrin karmaşasından kaçıp sükûnet arayan bir öğretmendi. Kalabalıkta yalnız kalmış, ama yalnızlığında anlam bulmaya çalışan bir kadındı. Mehmet ile yolu, bir sabah kasabanın tek kahvesinde kesişti.

Empatinin Sesi: Elif

Elif, insanları gözlemlemeyi severdi. Mehmet’in kahveye girip herkesle selamlaştığını, yaşlıların ona dua ettiğini, çocukların yüzüne bakarken gülümsediğini fark etti. Bir süre sonra konuşmaya başladılar. Mehmet pratik düşünen, çözüm odaklı biriydi; Elif ise insanın iç dünyasını anlamaya çalışan, duygusal bir dinleyiciydi.

Bir gün okulda bir öğrencisinin ayakkabısının delik olduğunu fark eden Elif, akşam o durumu Mehmet’e anlattı.

— Mehmet, çocuk çok utandı, sanki eksik biriymiş gibi hissetti. Ne yapmalı bilmiyorum, doğrudan hediye etsem gururuna dokunacak diye korkuyorum, dedi.

Mehmet hemen düşündü.

— Yarın okulun önüne uğrarım. “Yeni gelen ayakkabıları yanlış numarayla almışız, küçük geldi” derim. Çocuğa da olur dedirtiriz, kimse fark etmez, dedi.

Elif o an, yardımseverliğin yalnızca “iyilik yapmak” olmadığını, aynı zamanda kalp kırmadan, incelikle dokunmak olduğunu anladı.

İki Farklı Yol, Tek Niyet

Zamanla Mehmet ve Elif, kasabanın görünmeyen kahramanları oldular. Mehmet stratejik yardımlarını organize eder, Elif ise insanların duygusal ihtiyaçlarını fark ederdi.

Bir gece şiddetli bir fırtına çıktı. Yağmur altında çatısı uçan bir evde üç çocuk ve yaşlı bir kadın mahsur kaldı. Mehmet hemen organize oldu, birkaç gençle birlikte kamyonetini alıp yola çıktı. Elif de el fenerleriyle okuldan battaniye ve yiyecek topladı.

Evin önüne vardıklarında Mehmet planını yapmıştı:

— Önce yaşlı kadını arabaya alacağız, sonra çocukları. Tavanı sabitleyip sabaha kadar nöbet tutarız, dedi.

Elif çocukların korkulu gözlerine baktı, eğilip diz çöktü.

— Hiç korkmayın, tamam mı? Bu yağmur geçecek. Ben size bir masal anlatayım, fırtına dinene kadar birlikte bekleyelim, dedi.

O gece, bir ev kurtuldu belki. Ama asıl kurtuluş, kasabanın içindeki dayanışma hissiydi. Erkek aklın stratejisiyle kadın yüreğinin şefkati birleşince, insanlık kendini hatırladı.

Yardımseverliğin Adı Yoktur, Kalbi Vardır

Ertesi gün kasabada herkes aynı soruyu sordu: “Kim yaptı bu yardımı?”

Mehmet, “Kasaba yaptı” dedi sadece. Elif ise sessizce gülümsedi. Çünkü yardımseverlik, isimlerin değil, niyetlerin dilidir.

Birine yardım eden insanın adı bazen unutulur, ama o yardımın bıraktığı iz asla silinmez.

Yardımsever insana ne denir diye sorsanız, belki “iyiliksever”, “merhametli”, “altruist” gibi kelimeler gelir akla. Ama bu kelimelerin hiçbiri Elif’in o gece çocukların gözlerine bakarken hissettiklerini, Mehmet’in çatıyı tamir ederken hissettiği sorumluluğu anlatamaz. Çünkü yardımseverlik, tanımlanamaz; sadece hissedilir.

Erkeklerin Mantığı, Kadınların Kalbi

Mehmet olaylara hep çözüm odaklı yaklaştı. Yardım ederken zamanı, kaynakları ve etkisini hesapladı.

Elif ise yardımın duygusal yönünü görüyordu: bir sözün, bir bakışın bile insanı nasıl onardığını.

İkisinin birlikteliği, toplumun iki farklı gücünü temsil ediyordu. Erkek aklı plan yapar, kadın kalbi o plana anlam verir. Yardımseverliğin tam da bu noktada büyüdüğünü fark ettiler.

Belki de insanlık, bu iki yaklaşımı dengelediğinde gerçek anlamda ilerleyecek.

Forumdaşlara Soru: Sizce Yardımseverliğin Tanımı Nedir?

Mehmet ve Elif’in hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: Bazen bir yardım elinin adı olmaz, sadece izi kalır.

Birinin hayatına dokunduğunuzda, kendi kalbinizde de bir şey değişir. Çünkü yardım etmek aslında “ben” demeyi bırakıp “biz” diyebilme cesaretidir.

Peki sizce, yardımsever insan doğuştan mı öyledir, yoksa yaşamın içinde mi öğrenir bu duyguyu?

Birine yardım etmek için illa büyük şeyler mi gerekir, yoksa bazen bir gülümseme de yeter mi?

Belki de yardımsever insana en güzel isim, “insan” demektir.

Ve belki bu dünyayı değiştirecek olanlar, tıpkı Mehmet ve Elif gibi, hem aklıyla hem kalbiyle el uzatabilenlerdir.