Hakim bakış açısı ile ilahi aynı mı ?

Efe

New member
Hakim Bakış Açısı ile İlahi Aynı mı?

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlere içimde biriktiğini hissettiğim, düşündüren ve bir o kadar da duygulandıran bir hikâye paylaşmak istiyorum. Uzun zamandır içimde tartıştığım bir soruyu sizinle de paylaşmak istedim. "Hakim bakış açısı ile ilahi bakış açısı aynı mı?" Belki de bu sorunun cevabını bir başkası ararken, ben de kendi iç yolculuğumda bir adım daha ileri gitmiş olurum. Hadi gelin, bu hikâyeye birlikte göz atalım.

---

Bir Yolculuk Başlıyor…

Günlerden bir gün, Ayşe ve Mehmet, sabah kahvelerini içtikten sonra gündelik rutinlerini yapmaya başlar. Ayşe, sabahın ilk ışıklarıyla doğan güneşi izlerken, "Bugün bir şeyler değişecek gibi hissediyorum," diye düşünür. Mehmet ise, kahvesini yudumlarken başını eğip işlerini planlamaya koyulur. İkisi de kendi dünyasında, farklı bir bakış açısıyla günü karşılar.

Ayşe, duygusal zekâsı yüksek bir kadındır. İnsanların ruhlarını anlamak, kalplerindeki acıları görmek onun için doğal bir beceridir. Her zaman empatik bir yaklaşım sergiler; başkalarının dertleriyle dertlenir, sevinçleriyle sevinir. O an, Ayşe'nin aklında tek bir soru vardır: "Neden bu dünyada insanlar birbiriyle anlaşamıyor, birbirine zarar veriyor?"

Mehmet ise, derin düşünceler içinde bir adamdır. Analitik bakış açısıyla dünyayı yorumlar. Duygularını genellikle ikinci plana atar, çünkü çözüm odaklıdır. Her şeyin bir çözümü olduğuna inanır. Eğer bir sorun varsa, o sorunun çözülmesi gerektiğini savunur. Ancak o da bir şeyleri eksik hisseder, sanki hayatı hep çözmekten, analiz etmekten başka bir şey yapmıyordur.

---

Ayşe'nin İçsel Yolculuğu

Bir akşam Ayşe, bir süre yalnız kalmak için parka gitmeye karar verir. Oturur bir bankta, etrafındaki insanları izlerken, aklına bir soru takılır. "Hakim bakış açısının ilahi bakış açısıyla bir ilgisi var mı? Bir insan, başkalarının acılarına duyarsız mı kalmalı, yoksa her zaman onlara yardım mı etmeli?" Ayşe, bu sorunun cevabını ararken gözleri, parkta yürüyen yaşlı bir kadına takılır. Kadın, bir çocukla birlikte yürürken gülümsüyor. Ayşe'nin gözleri yaşarır. Kadın ve çocuk arasındaki bağı izlerken, içsel bir huzur bulur.

Ayşe, hayatın sadece çözüm odaklı bakılması gereken bir şey olmadığını fark eder. Duygular, paylaşılan anlar, acılar ve sevinçler… Bunlar, hayatı anlamlı kılan şeylerdir. Bir insanın acısını hissetmek, onun yükünü hafifletmek, bazen sadece dinlemek yeterlidir. Çözüm her zaman gerekli olmayabilir; bazen duygusal bir bağ, her şeyin çözümü olabilir.

---

Mehmet’in Stratejik Düşünceleri

Diğer tarafta, Mehmet bir arkadaşının iş problemini çözmeye çalışıyordur. Arkadaşı borçlarını ödeyemediği için büyük bir stres altındadır. Mehmet, bu durumu çözmek için bir dizi stratejik adım atar. “Bunun için doğru adımlar atılmalı. Öncelikle borçları nasıl yapılandırabiliriz? Sonra gelir gider dengesini kurmalı, ardından bir ödeme planı oluşturmalıyız,” der. Her şey hesaplanmış ve planlanmış şekilde ilerler. Mehmet, doğru bir çözüm bulduğunda tatmin olur; ancak bu çözüm, arkadaşının kalbini hafifletmiş midir? Mehmet, buna pek kafa yormaz. Onun için önemli olan çözümdür, hisler ikinci plandadır.

Ancak bir akşam, arkadaşına danışırken, bir şey fark eder. Arkadaşı sadece çözüm değil, aynı zamanda bir anlayış da aramaktadır. O gün Mehmet, aylar sonra ilk defa, insanları sadece çözümle değil, onlarla duygusal bir bağ kurarak da anlamaya başlar. İşte bu an, ona hayatın sadece mantıkla çözülmediğini, bazen kalbin de rehber olabileceğini öğretir.

---

Hakim Bakış Açısı ve İlahi Bakış Açısının Ortak Yolu

Ayşe ve Mehmet’in yolculukları birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında bir noktada kesişir. Hakim bakış açısı, her şeyin geniş bir perspektiften değerlendirilmesi gerektiğini savunur. Ancak bu bakış açısı, sadece çözüm odaklı düşünmeyi değil, insanların hislerini de anlamayı gerektirir. İlahi bakış açısı ise, her şeyin daha büyük bir anlam taşıdığını ve insanın kendi iç yolculuğunu tamamladığında gerçek huzura ulaşacağını anlatır.

Ayşe, empatik yaklaşımını güçlendirdikçe, Mehmet de stratejik bakış açısının ötesinde bir şeyler keşfeder. Bazen bir insanı anlamak, ona çözüm sunmaktan daha değerli olabilir. Duygular, paylaşılan anlar ve insanın kendisini diğerlerinin yerine koyması, aslında dünyayı daha güzel bir yer haline getirir.

Ayşe ve Mehmet’in hikâyesi, hepimizin içinde taşıdığı farklı bakış açılarını simgeler. Bir bakış açısının ne kadar doğru olduğu, aslında içinde barındırdığı empatiye ve anlam arayışına bağlıdır. Belki de doğru olan, hem hakim bakış açısını hem de ilahi bakış açısını birleştirebilmek, hem çözüm hem de anlam arayışını eş zamanlı olarak sürdürebilmektir.

---

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Sevgili forumdaşlar, bu hikâye belki de sorumun cevabını netleştirmemi sağlamıştır: Hakim bakış açısı ile ilahi bakış açısı, birbirine zıt değil, tamamlayıcıdır. Peki ya siz? Hakim bakış açısının ve ilahi bakış açısının kesişim noktasına nasıl yaklaşıyorsunuz? Fikirlerinizi merak ediyorum, çünkü her bir görüş, bu konuya dair farklı bir ışık tutabilir. Yorumlarınızı bekliyorum.